Güçlü sipariş, kârlılık ve serbest nakit akışının öne çıktığı üçüncü çeyrekte FY21 EPS (Hisse başına kazanç) ve FCF (Serbest nakit akışı) görünümleri yükselirken, hisse geri alımları eski haline döndü.
Hewlett Packard Enterprise (HPE), 31 Temmuz 2021’de sona eren üçüncü çeyreğe ilişkin mali sonuçlarını açıkladı. Hewlett Packard Enterprise Başkanı ve CEO’su Antonio Neri, “Güçlü sipariş büyümesi, artan marjlar ve rekor düzeydeki serbest nakit akışıyla dikkat çeken çok etkileyici bir 3. çeyrek performansı ortaya koyduk. Farklılaştırılmış portföyümüzün pazarda olumlu yankı bulduğunu görmekten çok memnunum. Uçtan buluta stratejimiz, şirketimize güçlü bir ivme sağlıyor” dedi.
Neri, şöyle devam etti: “Pandeminin etkileri yıllar önce tahmin ettiğimiz üzere uç merkezli, bulutu etkin kılan veri odaklı bir dünyaya geçişi hızlandırmaya devam ediyor. Şirketler güvenli bağlantıya, veriden daha hızlı içgörüye ulaşmaya ve her yerde bulut deneyimine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor. Dijital dönüşüm bir öncelik değil, stratejik bir zorunluluk haline geldi. Önümüzdeki dönemde bu eğilimlerin devam etmesini bekliyoruz.”
Hewlett Packard Enterprise EVP ve CFO’su Tarek Robbiati, “Taleplerdeki artan ivme ve bunlara cevap veren güçlü uygulamalarımız eşliğinde, yılın tamamına yönelik beklentilerimizi bir kez daha yükseltiyoruz. Bu, Ekim 2020’de gerçekleştirdiğimiz Menkul Değerler Analist Toplantımızdan bu yana öngörülerimizdeki dördüncü artışa işaret ediyor” açıklamasında bulundu.
HPE Türkiye Genel Müdürü Güngör Kaymak ise şöyle konuştu: “Hewlett Packard Enterprise olarak misyonumuz insanların çalışma ve yaşam şeklini geliştirmek. İçinde bulunduğumuz bu zorlu dönemde de misyonumuz paralelinde sosyal sorumluluk projelerine destek vermeye devam ediyoruz. Diğer yandan, pandemi nedeniyle hızlanan dijital dönüşüm projelerinde müşterilerimizi destekleyerek, kurumların daha önce benzeri görülmemiş bu yeni şartlara uyum sağlamalarına yardımcı olacak çözümler üretiyoruz. Şirketler sürdürülebilir büyüme hedeflerini gerçekleştirmede doğru bir BT stratejisine sahip olmanın önemini daha çok kavradı. Bu çerçevede iş modellerini gözden geçirerek giderek artan bir oranda hizmet modelini tercih ediyorlar. Ürüne sahip olmak yerine kullandıkları kadarının bedelini ödemeyi tercih ediyorlar. Önümüzdeki dönemin Türkiye’de kurumların döngüsel ekonomiyi benimsedikleri, sürdürülebilirliğe ve verimliliğe odaklanarak hem finansal hem de çevresel fayda sağlamayı önceliklerine alacakları bir dönem olacağına inanıyorum.”