Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından düzenlenen “Dünyada ve Avrupa Özelinde Net Sıfır Emisyon Geleceği ve Türkiye’ye Etkileri’” başlıklı webinar gerçekleşti. T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) Bakan Yardımcısı Dr. Alparslan Bayraktar’ın onur konuşmacısı olarak yer aldığı webinar, IICEC Yönetim Kurulu Üyesi Kıvanç Zaimler ve Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol’un katılımıyla yapıldı
Çevrimiçi olarak gerçekleşen toplantıda, net sıfır emisyon kararlarının dünyayı ve Türkiye’yi sanayi, ticaret, ihracat ve enerji dönüşümü başta olmak üzere birçok alanda nasıl etkileyeceği ele alındı. 2050 yılında hedeflenen net sıfır emisyona ulaşılabilmesi için dünyada yılda 2 trilyon dolar olan enerji yatırımlarının 5 trilyon dolara çıkması gerektiğine dikkat çekildi
Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından düzenlenen “Dünyada ve Avrupa Özelinde Net Sıfır Emisyon Geleceği ve Türkiye’ye Etkileri’” başlıklı webinar, ekonomi ve enerji dünyasını biraraya getirdi.
Webinarın açılış konuşmasını IICEC Yönetim Kurulu Üyesi Kıvanç Zaimler, keynote konuşmasını Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol yaptı. Webinar’ın onur konuşmacısı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Dr. Alparslan Bayraktar oldu.
Toplantının açış konuşmasını yapan IICEC Yönetim Kurulu Üyesi Kıvanç Zaimler, dünyada ve Türkiye’nin yakın ticarette ortağı olan ülkelerde net sıfır emisyonun öne çıkması ve bunun etkilerinin sektörü yakından etkileyeceğini hatırlatarak, çok stratejik olan enerji sektöründe ve ilişkili sektörlerde küresel ve bölgesel dinamiklerin de hızla öne çıktığı bu günlerde hem riskleri yönetebilmek hem de fırsata çevirebilmek, enerjinin tüm paydaşlarına sürdürülebilir bir değer yaratmak konularının önemine dikkat çekti.li bir konuyu konuşmak için buradayız. ” dedi.
Toplantıda konuşan Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol, iklim değişikliği ve çevre konusundaki duyarlılığın her ülkede ve toplumun her kesiminde çok hızlı bir şekilde arttığına dikkat çekerek, “Bu duyarlılık hızla artıyor, dönüşü yok. Bilimsel olarak kanıtlandı ve kamoyuna mal oldu” dedi. İklim değişikliğine neden olan emisyonların yüzde 80’inin enerji sektöründen geldiğini hatırlatan Fatih Birol, şunları söyledi:
“Böyle olunca çözüm de enerji sektöründen olacak. Enerji sektöründe 2020-2050 yılları arasında karbon emisyonunu indirmeden bilim insanlarının öngördüğü net sıfır seviyesine gelinmesi mümkün değil. Dünyadaki en önde gelen ekonomilerin hepsi, Avrupa Birliği ülkeleri, ABD, Kanada, Brezilya, İngiltere, Japonya, Kore, gibi ülkeler 2050 yılında net sıfır yapacaklarını taahhüt ettiler. Dünya enerji sektörünün dönüşümü mümkün mü? Oraya gidilecek patika son derece dar ama imkansız değil. Bunun için ekonomikliği kanıtlanmış mevcut enerji teknolojilerinden en fazlayı üretmek ve yeni teknolojilere hız kazandırmak gerek. Bunun için yatırım gerekiyor.”
Dünyadaki enerji yatırımlarının yılda 2 trilyon dolar olduğuna işaret eden Dr. Fatih Birol, “2050 hedeflerine ulaşılması için bunun 5 trilyon dolara çıkması ve bunun da büyük kısmının temiz enerji teknolojilerine gitmesi lazım. Bu yatırımlar içinde de gelişmekte olan ülkelerin payının artması gerekiyor. Dünya 2050’de net sıfır hedefine ulaşırsa, petrol günlük 100 milyon varilden 25 milyon varillere düşecek. Gaz ve kömürde büyük bir düşüş olacak. 2050’de bir numaralı enerji kaynağı güneş enerjisi olacak. Ayrıca şu an dünyada satılan elektrikli araçların oranı % 5 civarında. Net sıfır hedefine ulaşılması için 2030’da dünyada satılan araçların %60’ı elektrikli olmalı. 2040’da dünya elektrik sektörü tamamıyla dekarbonize olacak. Yani yenilenebilir enerji, fosil enerjilerin karbon azaltımı ile a kombine edilmesi ve nükleer enerji… Şunu da belirtmeliyim ki, 2050’deki net sıfır hedefine ulaşılması için nükleer enerjinin 2 kat artması lazım.” dedi.
Temiz enerji farkındalığı ve dönüşüm
Temiz enerji konusunda her ülkenin kendi koşullarına göre ekonomik gelişmişlik, enerji gerçekleri ve arz güvenliğini gözönüne alarak mutlaka bir yol haritası çizmesi gerektiğini söyleyen Dr. Birol, “Bu küresel soruna çözüm bulma konusunda herkesin mesuliyetleri olduğunu unutmadan hareket etmesi lazım. Hiçbir ülke temiz enerji konusundaki dönüşümün etkilerinden muaf değil. Her ülke bundan etkilenecek. Çünkü dipten gelen çok güçlü bir dalga var. Maliyetlerin düşmesiyle ABD ve Çin dahil büyük ekonomiler bu konudaki dönüşüme dahil olacak ” diye konuştu.
“REFORMLARA DEVAM EDİP ENERJİ YATIRIMLARINI ÜLKEMİZE ÇEKECEĞİZ”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) Bakan Yardımcısı Dr. Alparslan Bayraktar, pandeminin küresel iktisadi sistemi ve enerji sektörünü de olumsuz etkilemesiyle, özellikle dünya ekonomisinin yüzde 4 oranında daralması nedeniyle ekonomik aktivitelerin azalmasına ve sonucunda da emisyonların düştüğünün görüldüğüne işaret etti. Dr. Alparslan Bayraktar, şöyle konuştu:.
“2021’i geri dönüşümün başlangıcı olarak adlandırıyoruz. Uluslararası Enerji Ajansı da enerji yatırımlarında yüzde 10’luk bir artış bekliyor. Karbon nötr olmayla alakalı birçok ülkeden 2050 taahhütlerini duyuyoruz. Avrupa Birliği İklim kanunu çok yakın bir tarihte çıktı. Hukuki bir baza oturdu. Bu hedeflere nasıl ulaşılacağı konusunda çok ciddi bir işaret aldığımızı söyleyemiyorum. Türkiye gelişmekte olan bir ülke olarak Paris Anlaşması’nın şartlarını yerine getirmeye gayret ediyor. Bununla birlikte yenilebilir enerji alanında çok önemli yatırımlar gerçekleştirdik. Türkiye’nin elektrikteki toplam kurulu gücünün yüzde 53’ü yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşuyor. Geçen yıl elektrik üretiminin yüzde 43’ü bu kaynaklardan sağlandı. Yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimi ABD, Çin, Almanya ve Birleşik Krallık gibi bu alanda önde gelen ülkelerde yüzde 17 ile yüzde 36 arasında. Dolayısıyla, yenilenebilir enerjide oldukça ileri bir noktadayız. 2020’de yenilenebilir kaynaklı elektrik üretimiyle yaklaşık 73 milyon ton karbon emisyonu salımının önüne geçebildik. Kısa ve orta vadede mutlak emisyon azaltımıyla ilgili Türkiye’nin önünde ciddi zorluklar var ve bu anlamda bir hedef koymak çok mümkün görünmüyor. Bunun ekonomik boyutunda ise örneğin, 2020’de 46 milyar liralık bir yenilenebilir enerji desteğinden bahsediyoruz. 2017 ile 2020 arasında enerji verimliliğine yapılan yatırım 5 milyar dolara yakın. Bu rakamlara baktığımızda enerji dönüşümünün faturasının ne kadar büyük olduğunu da görüyoruz. Türkiye’nin dünya ekonomisindeki yerini yüzde 1 olarak alırsak, bu, 5 trilyon doların yaklaşık yıllık 45-50 milyar dolarlık kısmının Türkiye’nin gerçekleştirmesi anlamına geliyor.”
“İŞ DÜNYASI PERSPEKTİFİ: TEMİZ ENERJİ GELECEĞİ” PANELİ YAPILDI
Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından düzenlenen “Dünyada ve Avrupa Özelinde Net Sıfır Emisyon Geleceği ve Türkiye’ye Etkileri’” başlıklı webinarın ardından “İş Dünyası Perspektifi: Temiz Enerji Geleceği” başlıklı bir panel yapıldı. Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin’in moderatörlüğünü üstlendiği panelin konuşmacıları Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak, Borusan EnBW Enerji Genel Müdürü Enis Amasyalı, Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem, SOCAR Türkiye CEO’su Zaur Gahramanov ve Sanko Enerji CEO’su Hakan Yıldırım oldu.
Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin, panelin açılışındaki konuşmasında, “Net sıfır son günlerin en önemli konularından biri. Global sıcaklık artışını 1,5 derecede tutabilmek için 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını yüzde 45 azaltma gibi bir hedef var. Bu panelde özel sektörde nasıl yankı bulduğunu konuşacağız” dedi.
Panelin konuşmacılarından Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem, dünyanın en büyük hidrokarbon üreticilerinden biri olan Shell’in 2050’de net karbon sıfır hedefine doğru gittiğini belirterek, şunları söyledi: “Kendi operasyonlarımızdan kaynaklı karbon yoğunluğunu 2023’e kadar yüzde 8’e indirmeyi hedefliyoruz. Bunu enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjiyi kullanarak gerçekleştireceğiz. 2030’a kadar yüzde 20, 2035’e kadar yüzde 45, 2050’ye ulaştığımızda yüzde 100’e ulaşacak bir planımız var. 2019’da petrol üretimimiz zirve yaptı. 2030’a kadar petrol üretimini her yıl yüzde 2 azaltmayı hedefliyoruz. 2030’da petrolün de azalmasıyla Shell’in portföyündeki hidrokarbonun Petrolün de azalmasıyla 2030’da Shell’in portföyündeki hidrokarbonun neredeyse yüzde 55’i veya daha üzeri doğalgaza dönmüş olacak. Doğalgazı bir geçiş yakıtı olarak da önemli görüyoruz. Karayolu, deniz, demiryolları taşımacılığında doğalgazın yaygın kullanıldığını göreceğiz. Tesislerimizdeki rafineleri enerji parkına dönüştürmeyi hedefliyoruz. Rüzgar enerjisi kullanarak hidrojen üreteceğiz. Elektrikli araçlar, çok hızlı gelişen bir alan. Kimyada da 2025’e kadar 1 milyon ton plastik atığını işleyip tekrar plastik hammaddeye döndürmeyi planlıyoruz.”
SOCAR Türkiye CEO’su Zaur Gahramanov sürdürülebilirliğin iş yapma şeklinin ana önceliği olması gerektiğini ve Ar-Ge faaliyetlerinin önemini belirterek “Karbon yakalama, depolama ve kullanım programıyla beraber sürdürülebilirlik konularında büyük kazançlar bekliyoruz. Hem dünyada hem de Türkiye’de büyük bir yola çıktık. Büyük projeler yapmaya başladık. Türkiye’de Ar-Ge yatırımlarını artırdık. Biz dijital dönüşümün de faydasını görüyoruz. Dijital yatırımlarımızla birlikte enerji dönüşümünü daha etkin kullanacağız. Dijital dönüşümün, teknolojilerin hızlı yaygınlaşmasını önemli görüyoruz. Burada yatırımlarımıza devam edeceğiz. Dijital yatırımlar enerji dönüşümünü daha efektif hale getiriyor. İlgili alanlarda hep birlikte çalışmaya devam etmeliyiz. Yol haritası oluşturmalıyız.” dedi.
Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak önümüzdeki dönemde dijitalizasyon, elektrifikasyon ve sürdürülebilirlik konularının geleceği ekillendireceğini ve net sıfır hedefine götüreceğini , bunu gerçekleştirebilecek için de büyük yatırım ihtiyacı olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Artık yenilenebilir enerji yolunu aldı ve gidiyor. Yatırımlar hızlı bir şekilde yapılabiliyor. Eskiden yatırımcı sayısı çok azken, bugün binlerce yatırımcı var. Elektrikli araçlardaki büyük gelişimle de bu gelecek için en önemli konu dijitalleşme olarak görünüyor. Çünkü tüm bu sistemlerin yönetilebilmesi açısından dijitalleşmenin ve yazılımların sağlanması gerekiyor. Yazılım konusuna büyük şirketlerimizin mutlaka ağırlık vermesi gerektiğini düşünüyorum. Biz de bu yolda gidiyoruz. Zorlu Grubu olarak hidrojen yakıtlarıyla ilgili konulara da ağırlığımızı vermiş bulunuyoruz. Şu an itibariyle hidrojen yakıtları maliyet olarak aslında güneş panellerinin 2000’li yılların başındaki dönemine tekabül ediyor. Önümüzdeki dönemde burada da maliyetler düşecek.”
Borusan EnBW Enerji Genel Müdürü Enis Amasyalı sürdürülebilirlik konusunun önemine ve bu yönde yaptıkları çalışmalara işaret ederek, şöyle konuştu: “Borusan grubu olarak sürdürülebilirlik stratejimizi üç tane sütun üzerine inşa ettik. Bunlar iklim, insan ve inovasyon. Grubun enerji şirketi olarak da Borusan EnBW olarak 2009 yılından bu yana sadece yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapıyoruz. Bu anlamda da grubumuzun sürdürülebilirlik stratejisine, iklim sütununa fayda sağlıyoruz. Diğer hissedarımız, EnBW tarafına da baktığımızda onlar da geçtiğimiz günlerde son derece iddialı bir hedef açıkladı. 2035 yılında iklim nötr olacaklarını söylediler, Bugün itibariyle sırf rüzgâr enerjisi olarak baktığımızda, 661 megavatla Türkiye’de lider duruma geldik. Rüzgarda teknoloji son derece hızlı ilerledi. Bununla birlikte slında ülke potansiyelimizin 100 gigavatın üzerinde olduğunu ben açıkça söyleyebilirim. Uygun koşullarda sağlanan sürdürülebilirlik endeksli finansman, yeşil finansman, yeşil tahvil enstrümanları, bu potansiyelin gerçekleşmesi anlamında çok büyük rol oynayacak.”
Sanko Enerji CEO’su Hakan Yıldırım, önümüzdeki 30 senenin esasında Dünya’da düşük karbon ekonomisine geçiş dönemi olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “Rollerimiz, etki alanlarımız ne olursa olsun, bir sonraki jenerasyona daha yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyoruz. Bugün itibariyle 1,1 derecelik bir küresel ısınma var ve bunun etkilerini hepimiz her gün yaşıyoruz. Bu seneye bakıldığında 2014’ten itibaren en kurak sene oluyor ve bu durum sadece barajlardaki elektrik üretimini değil, tarımı da etkiler hale geldi. Dolayısıyla buna benzer anormal iklim değişiklikleri ile daha sık karşılaşmak istemiyorsak, sıcaklık artışını uzmanların söylediği 2 derecenin altına, mümkünse 1,5 derecenin altına çekmemiz lazım. Tüm dünya, rüzgâra, güneşe, karbon yakalamaya, elektrik depolamaya, elektrikli araçlara trilyonlarca dolar para harcayacak. Dolayısıyla bizim ülke olarak hem para harcayan tarafta olmamız lazım, daha fazla rüzgâr, daha fazla güneş santrali kurmalıyız. Aynı zamanda para kazanan tarafta da olmamız lazım, yani teknoloji üreten, ekipman ihraç eden olmamız gerekiyor.”
ICEC Direktörü Bora Şekip Güray, düşükk karbonlu ekonomiye geçişte, elektrifikasyon, yenilenebilir enerji, hidrojen, dijital dönüşüm gibi alanların önümüzdeki dönemde sahip olacağı öneme işaret ederek, IICEC’in Kamu-Sanayi-Akademi Başarı Üçgeni misyonu ile bu alanlarda çalışmalarını sürdüreceğini belirtti.