Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER), 2020 yılı Telekomünikasyon Sektörü Düzenlemelerine Yönelik Değerlendirmeler Raporu’nu paylaştı. BTK verilerine göre 2020 yılında telekomünikasyon sektörü toplam gelirleri 77 Milyar TL’ye ulaştı. Ancak Bilgi ve İletişim Kurumu (BTK) ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) enflasyon verileri kullanılarak yapılan hesaplamalara göre enflasyon etkisinden arındırılmış sektörün büyüklüğünün 15,27 milyar TL olduğu görülüyor. 2003 yılından itibaren sektörde dikkat çekecek seviyede bir büyüme olmadığına yeniden dikkat çeken TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci: “2003 yılında 14,98 milyar TL olan enflasyondan arındırılmış elektronik haberleşme gelirinin 2020 yılında 15,27 milyar TL olduğu görülüyor. Sektörün büyümesinde yaşanan sorunların dikkatle değerlendirilmesi ve sektörün büyümesini engelleyen sorunların bir an önce ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu noktada atılacak adımlar elektronik haberleşmenin etkin kullanımını sağlayacak aynı zamanda dijital Türkiye, ulusal siber güvenlik ve veri stratejisi gibi kritik hedeflerimizi doğrudan etkileyecek. Sektörün tüm paydaşlarını gerçek rekabet ortamını oluşturmaya ve yatırımların önünü açmaya davet ediyoruz.” diyor.
Alternatif İşletmecilerin Önündeki Engeller Bir An Önce Kaldırılmalı
Sektör gelirlerine de yer verilen raporda alternatif işletmecilerin 2020 toplam gelirlerinin 6,8 Milyar TL olduğu, 2002 yılında başlayan serbestleşme hareketinden bugüne gelindiğinde, geçen 17 senenin sonunda alternatif işletmecilerin toplam sektör gelirleri içerisindeki payının beklenen büyüklüğe ulaşmadığı ve sadece %8,8’lerda kalmış olduğu görülüyor.
Alternatif işletmecilerin pazar payları düşük olmasına rağmen yerleşik operatörle hemen hemen aynı oranda yatırım yaptıkları gözlemleniyor. Rapora göre, 2020 yılında Türk Telekom’un yatırımlarında bir önceki yıla göre %39,5’luk, alternatif işletmecilerin yatırımlarında da benzer şekilde %39,3 seviyesinde artış yaşandı. Alternatif işletmecilerin çok daha büyük yatırımlar yapmaları için önündeki engellerin bir an önce kaldırılması, Ortak Altyapı Paylaşım Protokolü’nün bir an önce hayata geçirilmesi, Belediyeler ile işbirliklerinin geliştirilmesi gerektiği düşünülüyor.
Sabit Ses Trafiğindeki Düşüş Pazardaki Rekabet Eksikliğinin Göstergesi
Sektörün tüm bileşenlerinin ele alındığı raporda sabit telefon hizmetleri alanında 2010 yılından itibaren toplam ses trafiği içerisinde sabit ses trafiğinin çok ciddi oranda düşmeye başladığına dikkat çekiliyor. Tüm dünyada genel olarak sabit ses trafiğinin düşme eğilimi içinde olduğu bilinmekle beraber ülkemizde düşüşün çok daha büyük olduğu görülüyor. Türkiye’de sabit trafikteki çok hızlı düşüşün temel sebebinin pazardaki rekabet eksikliği olduğunu vurgulanıyor. Zira rekabetin gelişmediği pazarlarda, pazara yeni giren işletmecilerin fiyat ve kalite üzerindeki rekabetçi baskılarının sınırlı olması yerleşik işletmecinin Ar-Ge, yatırım ve tarife gibi sektörü büyütecek kararlarını olumsuz yönde etkiliyor.
5G’nin etkin kullanımı için fiber altyapının yaygınlaşması şart!
Raporda yer alan fiber altyapıya yönelik değerlendirmelere bakıldığındaysa 2012 yılından sonra Türk Telekom’un fiber km artış oranının yavaşlamış olduğuna dikkat çekiliyor. 2009-2020 yılları arasında Türk Telekom fiber şebekesi %158,32 büyürken alternatif işletmecilerin fiber şebekelerinin %448,55 büyüdüğü hesaplanıyor. Düzenleyici tedbirlere ve ekonomik avantajlara rağmen Türk Telekom’un fiber şebekesinin yeteri kadar büyüme göstermediğine, düzenlemelerin uygulanmasının etkisiz kalması nedeniyle alternatif işletmecilerin ise istedikleri yatırımları yapamadıklarına dikkat çekilerek 2023 yılına kadar her haneye fiber internet ulaştırılması hedefinin tamamlanması için bir an önce kritik adımların atılması gerekiyor. Öte yandan 5G’nin ülkemizde etkin bir şekilde kullanımı için de yaygın fiber altyapı gerekliğine dikkat çekilen raporda ülkemizdeki mevcut fiber uzunlukları ve yaygınlık oranlarının bu hedef için yeterli olmadığı sonucuna ulaşılıyor. Bu nedenle ülkemizdeki fiber altyapının dünya ortalamalarına getirilmesi için çalışmalara hız verilmesi gerektiğinin altı çiziliyor.
Uydu Haberleşmede Fırsatlar Kaçırılmamalı
TELKODER’in 2020 yılına ilişkin hazırladığı değerlendirme raporunda uydu ve haberleşme hizmetleri alanı da özel olarak ele alınıyor. Rapora göre; 2020 yılsonu itibariyle 13.613 uydu haberleşme hizmetleri abonesi bulunuyor, Türkiye üzerindeki uydu kapasitesi dikkate alındığında abone sayısının çok düşük olması dikkat çekici olarak nitelendiriliyor. Uydu sektörünün yeterince gelişememiş olmasının sektörün ve onunla birlikte TÜRKSAT’ın iç ve dış piyasadaki fırsatları kaçırmalarına neden olduğunun altı çiziliyor. Bu nedenle uydu haberleşme sektörünün önünde büyük imkânlar olmasına rağmen ihtiyaçlarının da bulunduğu kabul edilerek geliştirilmesine odaklanılması gerekiyor ve uydu proje ve hizmetlerinin dünyada yaşanan teknolojik gelişmeye uygun olarak planlaması önem arz ediyor. Raporda Dünya Elektronik Haberleşme Gelirleri/Uydu Haberleşme Gelirleri ve Türkiye’nin Elektronik Haberleşme Gelirleri/Uydu Haberleşme Gelirleri karşılaştırılmasına dikkat çekilerek dünya ülkeleriyle benzer bir büyüklüğü yakalayabilmemiz için uydu sektörümüzün en az 10 kat büyümesi gerektiğine vurgu yapılıyor.
Veri merkezi ve ağ hizmetlerine olan talep katlanarak artıyor
TELKODER hazırladığı raporda veri merkezlerindeki yoğunluğun özellikle pandemi döneminde ciddi ölçüde arttığına dikkat çekiyor. Bu dönemde veri merkezi ve ağ hizmetlerine olan talebin katlanarak artması yerli veri merkezlerinin kurulmasını ve desteklenmesini zorunlu kılıyor. TELKODER’e göre; dünya ile uygun standartlarda Veri Merkezi işletmeciliğinin yapılabilmesi için bir an önce harekete geçilmesi önem taşıyor. Bu kapsamda ülkemizin dünya veri merkezi sektöründe önemli bir oyuncu haline gelebilmesi için veri merkezleri desteklenmeli, diğer ülkelerde olduğu gibi indirimli elektrik ve vergi indirimi gibi teşvikler sağlanmalı. Öte yandan küresel veri merkezi pazarının önemli bir kısmına hakim olan ve ülkemizdeki pek çok kurumun verilerinin de bulunduğu; Microsoft Azure, Amazon AWS, Google ve Alibaba Cloud gibi büyük işletmecilerin Türkiye’de bulunan veri merkezi işletmecileri ile işbirliği yapmaları sağlanmalı. TELKODER’e göre bu sayede, kendi ekosistemimizi oluşturmuş, yurttaşlarımıza, üniversitelerimize, kamu kurumlarımıza ve şirketlerimize kendi topraklarımızda istedikleri hizmeti vermiş, vergisini devletimize ödeyen veri merkezi işletmecilerimizi büyütmüş ve en önemlisi de verilerimizi güven altına almış olabiliriz.