Türkiye İMSAD, ‘Dünya Konut Günü’ dolayısıyla yaptığı açıklamada; günümüzde binaların sürdürülebilir bir yapıya sahip olmasının daha fazla önem kazandığına dikkat çekerek daha az kaynakla daha verimli, daha güvenli ve daha konforlu konutlar yapmanın binalarda sürdürülebilirliği sağlamanın temeli olduğunu vurguladı. Türkiye’de yeni inşa edilen binalarla birlikte mevcut binaların da enerji verimli, çevre dostu ve depreme dayanıklı olması gerektiğinin altını çizen Türkiye İMSAD Başkanı Tayfun Küçükoğlu, “Özellikle yenileme konusunda Avrupa Birliği’nde olduğu gibi ülkemizde de uzun vadeli bir planlama ile sürdürülebilir binalara sahip olmayı hedeflemeliyiz” dedi.
4 Ekim ‘Dünya Konut Günü’ kapsamında bir açıklama yapan Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, çevre dostu binalar ve akıllı kentlerin planlandığı bir süreçte inşaat malzemesi sanayisinin sorumluluğunun daha da arttığını vurgulayarak şunları söyledi: “Tüm dünyada kentleşme oranı hızla artarken kaynakların da azalacağı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla kaynakların akılcı ve etkin kullanımı günümüzde daha önemli hale geldiğinden binalarda sürdürülebilir malzemelere yönelik talep de yükseliyor.”
Performansa dayalı inşaat ve buna uygun malzeme seçiminin çok önemli olduğunu belirten Türkiye İMSAD Başkanı Tayfun Küçükoğlu, “Bugün artık binaların sürdürülebilirliği büyük ölçüde kullanılan malzemelerin çevre dostu yapısı, sağlık açısından performansı ve dayanıklılığına bağlı. Gelecek nesillere daha sağlıklı yaşam alanları bırakmak için sürdürülebilir yapı ve malzemelere öncelik vermeliyiz” dedi.
Binaların güçlendirilmesi ve yenilenmesi konusunda Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’de de uzun vadeli planlama yapılması gerektiğini vurgulayan Tayfun Küçükoğlu, binaların yüzde 85’inin 20 yaşın üzerinde olduğu Avrupa Birliği ülkelerinde 2030 yılına kadar 35 milyon binanın yenilenmesinin hedeflendiğini ve bu hedeflere ulaşmak için fonlar oluşturulduğunu söyledi.
Türkiye’de kentsel dönüşüm sürecinde yıkım ve yeniden yapımın yanı sıra, güçlendirme/yenileme seçeneğinin de değerlendirilebileceğini ifade eden Tayfun Küçükoğlu, “Mevcut yapı stoku içinde yapılan yenileme ve güçlendirmeleri kapsayan ‘derin yenileme’ ile bir yapının dış cephesinden iç yenilenmesine ilave olarak, bacasından tesisatına kadar her unsurun yenilenmesi sağlanıyor. Burada yenileme kapsamı, tesisat (elektrik, su vb.), ısıtma-soğutma, havalandırma sistemleri, yalıtım dahil cephe sistemleri, pencere-cam ve çatı-baca sistemleri gibi geniş bir alanı içeriyor. Amacına göre yenileme çeşitleri; deprem güvenliği, yangın güvenliği, enerji verimliliği, konfor ve estetik olarak sıralanıyor. Güçlendirme çalışmaları ise ‘derin yenileme’ çalışmalarının bir bölümünü oluşturuyor. Güçlendirme, Türkiye’nin deprem kuşağında yer alması nedeniyle ayrı bir öneme sahip. Dolayısıyla tüm bu güçlendirme/yenileme çalışmaları her açıdan sürdürülebilir binalara sahip olmamızı sağlıyor” şeklinde konuştu.